Google +

Taksim yanıyor

nşaat malzemelerinin yanması nedeniyle Taksim Meydanı duman altında kaldı. Ölen ya da yaralananın olmadığı belirtilen yangını söndürme çalışmaları sürüyor. Olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.

Ergenekon'da 4 tutuklama istemi

Birinci Ergenekon davasına bakan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Alparslan Arslan'a Danıştay saldırısında kullanılan Glock marka 2 silahın temin edilmesine ilişkin tutuksuz yargılanan Aykut Metin Şükre, Kenan Özay, Selçuk Özkan ve Erkan Ayyıldız'ın tutuklanmasını istedi.

This is default featured post 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured post 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured post 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

21 Aralık 2011 Çarşamba

SURİYENİN GÖVDE GÖSTERİSİ DEVAM EDİYOR


Suriye'den gövde gösterisi

Suriye ordusunun, füze sistemleri ve hava gücünü deneme amaçlı bir askeri tatbikat düzenlediği bildirildi.

21.12.2011 - 05:09
Suriye devlet televizyonunun haberine göre, başarılı sonuçların elde edildiği tatbikatta, "ordunun uzun kolu" sayılan modern füze sistemlerinin kullanımı ve füze subaylarının sahip olduğu performans gözler önüne serildi.

HAVADAKİ FÜZELER KARADAN GÖNDERİLENLE NASIL İMHA EDİLİYOR?

Karadan denizdeki hedeflerini vuran füzelerin denendiği tatbikatta, havadaki füzelerin karadan gönderilen ikinci füzeyle nasıl imha edildiği de gösterildi.

SURİYE'NİN BU AY İÇERİSİNDE YAPTIĞI 2. TATBİKAT

Hava gücü filosunun da yer aldığı tatbikatın pazartesi günü başladığı belirtildi.
Bu tatbikat, Suriye'nin bu ay içerisinde yaptığı ikinci askeri tatbikat.


KAYNAK:demokrathaber

Ahmet Altan Murat Karayılan'a yanıt verdi



Taraf gazetesi başyazarı Ahmet Altan bugünkü köşesinde Murat Karayılan'ın Taraf gazetesi ile ilgili sözlerine yanıt verdi. Kendisine yöneltilen suçlamaları yersiz bulduğunu belirten Altan, PKK yönetimine Temmuz ayında yapmış olduğu eleştirileri hatırlatarak ''Beni dinleselerdi, şimdi özeleştiri yapmak zorunda kalmazlardı" diye seslendi.
İşte Ahmet Altan'ın yazısının o kısmı;
Karayılan, bizim gazetenin bazı yazarlarıyla ilgili epeyce saygısız ifadelerle konuşmuş, onları "döneklikle, işbirlikçilikle" suçlamış.

ONU BUNU SUÇLAMAK ANLAMSIZ

Bence PKK yöneticileri bu "işbirlikçi" lafını öyle olur olmaz kullanmaktan kaçınsa iyi eder, kendileri hakkında bu kadar iddia varken, 33 asker olayı, Reşadiye, Dörtyol ortada açıklamaya muhtaç bir halde dururken onu bunu suçlamak pek bir mana taşımaz.

KARAYILAN NE DEMİŞTİ?

Karayılan, Kazan Vadisi'nde otuz altı gerillayı kaybetmeleri hakkında da "özeleştiri" yapmış, "Kürdistan özgürlük gerillası bir kere Çelê'de bir hata yaptı. Kendine aşırı güven, düşmanı küçümseme, yine düşmanın takibini-tekniğini dikkate almama, gerilla kurallarına uymama gibi hatalardan dolayı Çelê'de 36 kayıp verdi. Bir daha aynı durumun tekrarlanacağını sanmıyorum".

PKK BU HATAYI TEMMUZ'DAN BERİ YAPIYOR

Şimdi Karayılan'ın söylediği, kendine aşırı güven, karşısındakini küçümseme, tekniğini takibini dikkate almama hali sadece Kazan Vadisi'nde ortaya çıkan bir mesele değil.
PKK yönetimi bu hatayı bu temmuz ayındaki Silvan baskınından beri yapıyor.
Onca insan, kadın, çocuk, asker, polis, gerilla öldükten sonra da "özeleştiri" veriyor.

HESAPLARINI YANLIŞ YAPTIKLARINI SÖYLEDİM

Hiç yazmadıysam on kere yazdım temmuzdan bu yana, "hesaplarını yanlış yaptıklarını, karşılarındaki gücü küçümsediklerini, büyük bir hataya düştüklerini" anlatmaya çalıştım, yemediğim küfür kalmadı, "Kürt gerillasının büyük başarısını önlemek, Türk ordusunu yenilgiden kurtarmak" için bunları yazdığımı söylediler.

BENİ DİNLESELERDİ ÖZELEŞTİRİ YAPMAZLARDI

Temmuzda "eleştirileri" dinleselerdi, kendilerini eleştirenleri hemen ucuz hamasetle suçlamaya kalkmasalardı, aralık ayında "özeleştiri" yapmak zorunda kalmazlar, bunca insan da ölmezdi.
Eline silah alanın Türk'ü Kürt'ü fark etmiyor, bir burnu büyüklük, bir eleştiri düşmanlığı, bir "ben bilirim" hali, sonunda da ölen insanlar.
Bir de kalkıp bizim gazeteyi suçlamaya kalkıyorlar.
KAYNAK:demokrathaber

Münir Özkul'un eşi ateş püskürdü



Geçtiğimiz pazar akşamı solunum yetmezliği şikayetiyle hastaneye kaldırılan 87 yaşındaki Özkul'un yoğun bakıma alınarak solunum cihazına bağlandığı belirtildi. Hastaneden yapılan açıklamada, "Uzun yıllardır kronik bronşit rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Münir Özkul'un durumu ciddiyetini koruyor" denildi.
Ancak dün akşam Twitter'da "Münir Özkul öldü" haberleri yayıldı. Daha önce de buna benzer haberler yine internet ortamından yayılmıştı.

'DEMEKKİ ÖLMESİNİ İSTİYORLAR'

Özkul'un eşi Umman Özkul, bu haberin yayılmasına ilişkin tepki gösterdi. Özkul, "Korkudan ödüm patladı. Apar topar hastaneye geldim. Bu haberi yayanlar demek ki onun ölmesini istiyorlar" açıklamasını yaptı.
Özkul'u öğrencisi Mehmet Esen de yalnız bırakmadı. Esen, "Münir Hoca Türkiye'nin vicdanıdır" dedi.
Münir Özkul'un kızı Güner Özkul da açıklamada bulundu. Özkul, "Babam yaşıyor, durumu stabil. Kritik bir durum yok. Her duyduğunuza inanmayın" şeklinde konuştu.
KAYNAK:demokrathaber

2014 Dünya Kupası elemeleri fikstürü belirlendi

2014 Dünya Kupası elemeleri fikstürü belirlendi
2014 Dünya Kupası elemelerinde A Milli Takımımızın yer aldığı D Grubu'nda fikstür, bugün Hollanda'nın Amsterdam kentinde yapılan kura çekimi ile belirlendi.
Sheraton Airport Hotel'de TSİ 10.00'da gerçekleştirilen toplantının başında, federasyon heyetleri fikstür üzerinde daha fazla tartışma yapmanın yersiz olduğu konusunda anlaşınca, doğrudan kura çekimi aşamasına geçildi.
Kura çekimi sonrasında, A Milli Takım'ın fikstürü şu şekilde oluştu:
7 Eylül 2012
Hollanda - Türkiye
11 Eylül 2012
Türkiye - Estonya
12 Ekim 2012
Türkiye - Romanya
16 Ekim 2012
Macaristan - Türkiye
22 Mart 2013
Andorra - Türkiye
26 Mart 2013
Türkiye - Macaristan
6 Eylül 2013
Türkiye - Andorra
10 Eylül 2013
Romanya - Türkiye
11 Ekim 2013
Estonya - Türkiye
15 Ekim 2013
Türkiye - Hollanda

13 Aralık 2011 Salı

NATO Afganistan'daki asker sayısını azaltacak



ABD'nin Irak'tan görünürde çekilmesinin ardından, Afganistan'daki NATO askerlerinin de sayısının azaltılacağı söyleniyor. Güvenliği Afgan kuvvetlerine devretmeyi planladıklarını söyleyen NATO komutanı, Pakistan ile de "arayı düzeltmeyi" umuyor.
Afganistan'daki Amerikan komutanlarından John R. Allen, önümüzdeki yılın sonuna doğru ABD ve müttefik askeri eğitmenlerini doğrudan Afgan güvenlik kuvvetlerinin içine yerleştirmeyi, NATO'nun savaşçı gücünü düşürmeyi ve yerel kuvvetlerin operasyonlarda rol almasını hızlandırmayı planladıklarını açıkladı.
Allen ayrıca, geçtiğimiz ay 24 Pakistan askerinin NATO saldırısı sonucunda ölmesinin ardından bozulan ABD-Pakistan ilişkilerini yeniden tesis ederek Taliban'a karşı sağlanan "birliğin" devam etmesini umduğunu söyledi. Asker ölümlerinin ardından, Pakistan Afgan sınırındaki ortak güvenlik noktalarından çekilmiş ve NATO teçhizatlarının geçiş güzergahlarını da kapatmıştı. Pakistan Genelkurmay Başkanı Asfak Pervez Kayani ile telefonda görüştüğünü belirten Allen, "ilerleme kaydettiklerini" iddia etti.
ABD Başkanı Barack Obama, 2009 yılında Afganistan'a 33 bin ekstra Amerikan askeri göndermişti. Bu askerlerin 10 bininin bu yılın sonunda, geri kalanının da önümüzdeki senenin Eylül ayına kadar yurda dönmesi planlanıyor. Bu durumda, gelecek Eylül ayında ABD'nin 68 bin askeri, müttefiklerinin ise 38 bin askeri Afganistan'da kalmış olacak. Şu anda sayısı 305 bin olan Afgan güvenlik kuvvetlerinin sayısının ise 352 bine çıkartılması amaçlanıyor.
Allen, küçük müttefik eğitmenlerinin büyük Afgan ordusunun içine yerleştirilmesiyle birlikte ABD ve NATO görevinin daha kolay gerçekleşeceğini düşündüklerini söyledi. Allen'a göre, müttefikler NATO'nun 2014'te misyonu sona erdiğinde "artırılmış danışmanlık rolü" yapıyor olacaklar.
KAYNAK:demokrathaber

Deniz Gezmiş'i andıkları için okuldan uzaklaştırıldılar!



Öğrenci Kolektifi üyesi öğrenciler, İstanbul Üniversitesi Avcılar kampusunda 6 Mayıs 2010 tarihinde Deniz Gezmiş anması yapmak istemiş, ancak özel güvenlik ve polisin saldırısına uğramışlardı. 33 öğrencinin gözaltına alındığı olayla ilgili İÜ yönetimi, öğrencilere bir de ceza verdi!
6 Mayıs 2010 tarihinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı anmak için bir etkinlik düzenleyen Öğrenci Kolektifleri üyesi öğrenciler, özel güvenlik engeliyle karşılaşmıştı. Etkinlik için kampus koordinatörlüğünden izin aldıklarını belirtmelerine rağmen öğrenciler polisin de müdahalesine mağruz kalmış, 33 öğrenci gözaltına alınmıştı. İÜ yönetimi bununla da yetinmeyerek aylar sonra öğrencilere bir de uzaklaştırma cezası verdi! Mesut Can Türk, Yakup Telci ve Aylin Kaplan isimli 3 öğrenci, Deniz Gezmiş'i andıkları için ikişer dönem okullarına giremeyecek.
Mühendislik Fakültesi kantininde gerçekleştirilen etkinliğe katıldığı için polis müdahalesine maruz kalan ve şimdi de okulundan uzaklaştırılan Lojistik bölümü son sınıf öğrencisi Mesut Can Türk olayla ilgili olarak Milliyet gazetesine şunları söyledi: "Geçen yıl kampusta, Gezmiş'lerin idamı dolayısıyla etkinlik vardı. Etkinlik sırasında 33 öğrenci gözaltına alınmıştı. Ben alınmamıştım. Kampus koordinatörlüğünden izin almıştık. Etkinliğimize hocalarımız da katılmıştı. İzinli olmasına rağmen polis yolumuzu kesmiş, izin kağıdı istemişti. Hocalarımızın izin kağıdı almak için koordinatörlüğe gittiği sırada polis saldırdı. Onlar bile gözaltına alınmak üzereyken bırakılmıştı. İki dönem uzaklaştırma cezası aldığımı okuldan arayarak haber verdiler. Okula dava açmak için para topluyorum. Bu sene mezun olacaktım ama okulum uzamış oldu. En basit basın açıklamasında bile böyle cezalar veriliyor. Gözaltına alınan diğer arkadaşlarımıza da benzer cezaların çıkacağını düşünüyorum."
Aylin Kaplan: "Bir İÜ klasiği!"
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü 2. sınıf öğrencisi Aylin Kaplan da, okula dava açacağını belirtti. Kaplan, "Geçen sene Avcılar kampusunda yapılan etkinliğe katıldıktan sonra gözaltına alınmıştım. Polisler tarafından darp edildim. Rektörlük hakkımızda soruşturma başlatmış. Bugün okula gittiğimde kapıdan alınmadım. Bu hafta sınavlarım var. Dava açacağım. Bundan önce açtığımız davaları kazanmıştık, hepsinde yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştı. İstanbul Üniversitesi yönetiminin sürekli yaptığı bir şey" dedi.
Okuldan uzaklaştırılan bir başka öğrenci olan Yakup Telci ise, soruşturmayı yürüten öğretim görevlilerinden birini aradığını, öğretim görevlisinin aradan uzun zaman geçtiği için olayı hatırlayamadığını belirtti. Öğretim görevlisine, "Eğer bu etkinlik için ceza istediyseniz, böyle bir okulda okumaktan utanıyorum" şeklinde sitem ettiğini söyleyen Telci'nin aldığı cevapsa ilginç: "Lütfen beni affet!"

KAYNAK:demokrathaber

'Kadına yönelik şiddet' görüntüleri RTÜK'e takıldı




Mor Çatı ve 17 kadın örgütünün hazırladığı görüntüler RTÜK tarafından "toplumsal cinsiyet eşitliğine" aykırı bulundu.
Mor Çatı ve 17 kadın örgütünün 25 Kasım Uluslararası Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle hazırladığı kamu spotları RTÜK tarafından "toplumsal cinsiyet eşitliğine" aykırı bulundu.
Gerekçe olarak da kadına karşı şiddet toplumsal bir sorun değilmiş gibi “genellemeler” içermesi gösterildi. 1998 yılından bu yana Türkiye’nin çeşitli yerlerinde şiddete karşı mücadele eden kadın örgütleri, kurultay çatısı altında, her yıl değişik kentlerde toplanarak bilgi ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda farkındalığı güçlendirmek, yasalarda, uluslararası sözleşmelerde ve bunların uygulanmasında karşılaşılan sorunlara dikkat çekmek için mücadele eden Mor Çatı’nın desteği ile 3 ayrı video ve afiş hazırlanmıştı. Kamu spotları ve aynı temalı afişler Mor Çatı ile Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve sanatçı Ethem Özgüven tarafından hazırlanmıştı.
KAYNAK:demokrathaber

12 Aralık 2011 Pazartesi

Ergenekon'da 4 tutuklama istemi




Birinci Ergenekon davasına bakan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Alparslan Arslan'a Danıştay saldırısında kullanılan Glock marka 2 silahın temin edilmesine ilişkin tutuksuz yargılanan Aykut Metin Şükre, Kenan Özay, Selçuk Özkan ve Erkan Ayyıldız'ın tutuklanmasını istedi.

- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada görüşünü açıklayan savcı Pekgüzel, kolluk aşama tutanağı, bilirkişi raporları, çelişkili ifadeler, ifadelerini değiştirerek delil karartma ya da yok etme çabası içerisinde oldukları gerekçesiyle Şükre, Özay, Özkan ve Ayyıldız'ın tutuklanmasına karar verilmesini istedi.
Duruşmaya ara verildi.






KAYNAK:demokrathaber

"AKP, Türk milletini üttürdü"



MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, cari açığın sürdürülebilir olmaktan çıktığını söyleyerek, ''Büyüyen cari açık, ekonominin kırılganlığını görünür hale getirmiştir'' dedi.

- TBMM Genel Kurulunda, MHP milletvekilleri, Ekonomi Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün bütçeleri üzerinde görüşünü dile getirdi.
MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, sözlerine, ''(Ekonomi Bakanlığı) adı olmadı Sayın Bakanım. Neden böyle bir garabete taraftar oldunuz bilmiyorum? Şimdi gittiğiniz bir yerde makro ekonomi sorsalar, 'ben bilmiyorum mu' diyeceksiniz? Bu, buraya yakışmadı'' diyerek başladı.
''Dış ticaret açığı büyük sorun'' diyen Ayhan, ''İhracat kadar dış ticaret açığı oldu. İhracatı söylüyoruz ama cari işlemler açığını söylemiyoruz. Bunlar da birer vaka. Cari açık şişmiş, dövizde yanık kokusu, Hatay'da Ortadoğulu turist sayısı yüzde 1'e düşmüş. Bunlar sıfır sorunlu dış politikanızın etkileri'' şeklinde konuştu.
"Ütüldük"
Dış ticaret açığının büyük olduğunu söyleyen Ayhan, ''Ütüldük. AKP, Türk milletini üttürdü. Dış ticaret açığı yapısal bir hal aldı'' ifadesini kullandı. Dış ticaret dengesinin iyice bozulduğunu ifade eden Ayhan, ''Cari açık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Büyüyen cari açık ekonominin kırılganlığını görünür hale getirmiştir'' dedi.
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Avrupa Birliği Bakanlığı'nı, ''AB yolunda yaşatılan tek taraflı platonik aşkın ürünü'' olarak niteledi.
Türkkan, daha önceki hükümetlerde de ''başmüzakereci'' olarak görev alan, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın, ''AB'nin akıl tutulması içerisinde olduğunu'' söylediğini anımsattı. ''Sayın Bakan, yeni mi anladınız bunu?'' sorusunu yönelten Türkkan, ''Yoksa akıl tutulması içerisinde olan her türlü tavizi veren AKP mi? Avrupalı parlamenterler, hapisteki gazetecileri ve milletvekillerini soruyor. Demek ki ilk önce zihniyetin değişmesi gerekiyor'' diye konuştu.
''İzmir'de karakolda bir kadına polisler tarafından dayak atıldığına ilişkin görüntülerin'' yer aldığı haberleri hatırlatan Türkkan, ''Nerede kaldı sizin işkenceye kaşı sıfır toleransınız? Emniyet, görüntüler ortaya çıkana kadar o polisleri görevde tuttu. Bir de kadının 'konsomatris' olduğu ifade edildi. Konsomatris olması bu dayağı meşrulaştırıyor mu? 'Şiddet yanlılarına yönelik bu iltimas neden' diye sormadan geçemiyor insan'' açıklamasında bulundu.

''Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak...''

MHP Bursa Milletvekili Necati Özensoy, BOTAŞ'ın önemli miktarda borcu olduğunu ifade ederek, ''Geçtiğimiz yıllarda indirimli doğalgaz kullanan sanayicilerin, önümüzdeki yıl bu indirimlerden istifade edemeyeceğini hatta zamlarla karşı karşıya kalacaklarını söylemek yanlış olmaz'' dedi.
Türkmenistan ile doğalgaz alımına ilişkin 1999 yılında yapılan anlaşmanın hayata geçirilmesi tavsiyesinde bulunan Özensoy, ''Zaten BOTAŞ'ın şu anda başında bulunan Genel Müdür de usulsüz bir şekilde atanmıştır'' ifadesini kullandı.
Özensoy, elektrik üretiminde özel sektörün ikili anlaşmalarla teşvik edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
MHP Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ise enerjinin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için büyük önem arz ettiğini ifade etti. Türkiye'de kullanılan enerjinin yüzde 75'ine yakınının ithalat yoluyla karşılandığına dikkati çeken Çınar, ''Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için dışa bağımlılıktan kurtulmak gerekir. Enerji ithalatının yarattığı maliyeti giderek artıyor'' diye konuştu.
''Madem zenginleştik vatandaşın cebine ne yansıdı?'' sorusunu yönelten Çınar, akaryakıta, doğalgaza yapılan zamların, 'ayaklarının üzerinde durduğu' iddia edilen bir ülkenin resmine uymadığını savundu.
Enerji sıkıntısının giderilmesi için yerli kaynakların desteklenmesini isteyen Çınar, ''Hükümet enerji alanında sınıfta kalmıştır. Söylediği ve söz verdiği hiçbir şey gerçekleşmemiştir. Enerji alımında bağımlı olduğumuz tek ülke Rusya'dır. Yarın iki ülke arasında çıkacak bir sorunda soğukta kalacağımız kesindir. Yakın zamanda Ukrayna örneği önümüzde. AKP iktidarı yanlış ve karanlık bir yolda ilerliyor'' şeklinde konuştu.

KAYNAK:demokrathaber

Cüppeli, Oktar, Gülen açık Dündar yasaklı




Milliyet yazarı Can Dündar dünkü köşesinde bir öğretmen arkadaşının okulunda 'candundar.com.tr' adresine girmek istediğinde, 'Bu siteye erişim, sakıncalı içeriğinden dolayı, Milli Eğitim Bakanlığı isteğiyle, Türk Telekom AŞ tarafından engellenmiştir' yazısının çıktığını belirtti.


- Dündar yazısına şöyle devam etti: “cubbeliahmet hoca.tv sitesi hizmetinizde. Dilerseniz ‘eserleri’ni, dilerseniz ‘TV programları’nı izleyebiliyor, ziyaretçi defterine methiyeler yazabiliyorsunuz. Kadın ticareti suçlamasıyla gözaltına alınan, Cüppeli Hoca, okullarda serbest, ben yasaklıyım.”
Fethullah Gülen’in “tr.fgulen.com” sitesinin, “Harun Yahya” takma adını kullanan Adnan Oktar’ın sitesinin açık olduğunu belirten Dündar “turandursun.com bulunamıyor ama ‘Turan Dursun ve diğer ateist yazarlara cevaplar’ içeren ‘turandursun.org’ açık” değerlendirmesini yaptı.
Can Dündar, yazısının şu ifadelerle tamamladı:
“Diyelim okulda biyoloji öğretmenisiniz; çocuklara ‘evrim teorisi’yle ilgili ödev verdiniz. ‘İnternette araştırın’ dediniz. Google’a ‘evrim teorisi’ yazınca, teorinin yalanlarına ve nasıl çöktüğüne dair yüzlerce site çıkacak karşılarına. Teoriyi hakkıyla anlatan adil bir değerlendirme bulmak için epey arka sayfalara gitmeleri ve çok uğraşmaları gerekecek.
O yüzden ödevler, hayli dini içerikli geliyormuş son dönemde; tıpkı teşvik edilen siteler gibi. ‘Eğitimde teknolojik devrim’ sayesinde yakında tüm öğrencilerin tablet bilgisayarı olacak. Ve ‘haram filtreli helal internet’te rahatça gezebilecekler. Ne güzel değil mi?”
KAYNAK:demokrathaber

Sebze ve meyvede kimyasal tehlike



Ürün yetiştiriciliğinde kimyasal ilaçlama yöntemi, ilaçların bilinçsiz kullanılması durumunda insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.

- Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Fitopatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nuh Boyraz, ''Bekleme süresi 14-15 gün olan ilaçlar verilip, akşam hasat edilerek soframıza gelen ürünler var bu ülkede. Pazara gelen üründe pestisit (zirai ilaçlar) denetimi yok'' dedi.
Boyraz yaptığı açıklamada, zararlı böcek ve hastalıklarla zamanında, doğru mücadelenin büyük önem taşıdığını söyledi.
Hastalıklara karşı kimyasal ilaç kullanımının, üreticinin en son başvurması gereken bir yöntem olduğunu belirten Boyraz, ''Avrupa ülkelerinde ürün yetiştiriciliğinde kimyasal ilaçlama yöntemine en son başvurulurken Türkiye'de ise tam tersi bir durum söz konusu'' dedi.
Üreticilerin, gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, hastalık ve zararlı böcekler, üründe ekonomik düzeyde bir kayba neden olacaksa, o zaman ilaçla savaşı önerdiklerini anlatan Boyraz, ilaçların bilinçsiz kullanılmasının, insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini ifade etti.
Bazı kimyasal ilaçların, hastalığı önlemesi için ürün üzerinde belli bir süre kalması gerektiğini, ancak ürünün bekleme süresi olan ilaç atıldıktan hasada kadar geçen sürenin dikkate alınmadığına dikkati çeken Boyraz, şunları kaydetti:
''Kimyasal madde kalıntılarının önlenmesi için kontrol ve denetim mekanizmaları oluşturulması lazım. Ürünü, bekleme süresi 14-15 gün olan ilaçlar verilip, akşam hasat edilerek soframıza gelen ürün var bu ülkede. Çünkü, pazara gelen üründe pestisit denetimi yok. Biz dış ülkelere ürün gönderirken bunun denetimini yapıyor ancak kendi ülkemizde bu ürünlerin denetimini yapmıyoruz. Dış ülkeler, pestisit kalıntı analizleri yapmadan ülkesine mal almıyor. Çünkü benim insanım değerli diyor ve kendi laboratuvarlarında yaptıkları analiz değerlerini dikkate alıyorlar.''
Üründeki bazı ilaç kalıntılarının yıkama ve kabuk soyma yöntemiyle de temizlenemeyeceğini dile getiren Boyraz, ''Bazı ilaçlar sistematiktir. Bu ilaçlar bitki öz suyuna geçer ve ürünün yıkanması veya kabuğunun soyulmasıyla temizlenmez. İnsan vücuduna giren ilaçlar, dolaşım sindirim ve sinir sistemlerini etkileyerek, kronik zehirlenme, kanser, üreme ve anormal doğumlar gibi ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ayrıca, kimyasal ilaçlar, zamanında ve yerinde kullanılmazsa, yer altı sularını kirletmekte, etraftaki faydalı böcek, arı ve diğer canlılara zarar vermektedir'' diye konuştu.

Nasıl önlenir?

Doç. Dr. Boyraz, meyve ve sebze hallerine pestisit kalıntı analiz laboratuvarların kurulmasının gerekli olduğunu, burada ürünlerin, günübirlik kalıntı analizlerinin yapılmasının gerekli olduğunu bildirdi.
İhracata yönelik firmaların danışmanlık sistemiyle çalıştıklarını ve bu sistemin tüm çiftçilerin uygulaması gerektiğini açıklayan Boyraz, ''Kalıntı nedeniyle her hangi bir sorun olursa bunun sorumlusu bu danışmanlık şirketi olması gerekiyor. Böylece çiftçiler de bilinçli bir üretim yaparlar'' dedi.
Üreticinin de, sağlıklı tohum kullanması, dayanıklı çeşitlerin kullanılması, dengeli gübreleme yaparak kalitenin artacağını hem de verimin yüksek olacağını anımsatan Boyraz, kimyasal ilaçlamanın alternatifleri arasında, kültürel, fiziksel, hukuksal mücadele yöntemleri de olduğunu söyledi.
Bitki hastalıklarının çoğunun dış ülkelerden geldiğini savunan Boyraz, şöyle devam etti:
''Özelikle dış karantina uygulamalarının çok sıkı olması lazım. Mesela domatesteki tuta hastalığı domates güvesi dediğimiz ülkemize yeni giren bir zararlı. Patatesteki kanser hastalığı nedeniyle Niğde ve Nevşehir bölgesinde 150-200 bin dekarlık alanda patates üretilemiyor. Bu hastalığın görüldüğü tarlalarda üretim yasaklandı. Bu tür hastalılar, 2000 yılına kadar ülkemizde yoktu ama dış ülkelerden gelen tohumlardan girdi."
KAYNAK:demokrathaber

Kansere aşı umudu




Farelerde etkili olan kanser aşısı geliştirildi. Amerikalı bilimadamları tarafından geliştirilen aşı farelerde bağışıklık sistemini güçlendirerek tümörün yüzde 80 küçülmesini sağladı.


- Geliştirilen aşı, bağışıklık sisteminin, hücre yüzeyinde en ölümcül kanser türlerinin yüzde 70'inden fazlasında bulunan MUC1 proteinini barındıran tümörlere saldırmasını sağladı.
Bilimadamlarından Jan Boons, ''MUC1 proteininin hormon tedavisine cevap vermeyen meme kanseri türlerinin yüzde 90'ında bulunduğunu'' belirtti.
Araştırmacılardan Sandra Gendler, ''ilk kez bir aşının bağışıklık sisteminin, bazı proteinlere göre kanser hücrelerini belirlemesi ve öldürmesi için harekete geçmesini sağladığına'' dikkati çekti.
İnsanlara uyarlanabildiğinde bu aşının kemoterapiye yardımcı ve risk grubundaki kişiler için önlem olarak kullanılabileceği belirtildi.
Aşının laboratuvarda insan hücrelerinde test edildiği, klinik deneylerin ise 2013 sonunda başlayabileceği ifade edildi.
Araştırma Amerikan Bilimler Akademisinin (PNAS) dergisinde yayımlandı.

KAYNAK:demokrathaber

On Numara çekildi



Milli Piyango İdaresinin düzenlediği ''On Numara'' oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı. Şanslı numaralar 1, 7, 13, 16, 18, 23, 31, 33, 34, 37, 43, 46, 49, 52, 53, 54, 55, 58, 65, 66, 68 ve 70 olarak belirlendi.

- Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen ''On Numara'' oyununun bu haftaki çekilişinde 10 bilen 4 kişi, 50 bin 500 lira 55'er kuruş ikramiye kazandı.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, 488. haftada 9 bilen 100 kişi bin 347 lira 35'er kuruş, 8 bilen 1 bin 777 kişi 75 lira 75'er kuruş, 7 bilen 18 bin 163 kişi 14 lira 20'şer kuruş, 6 bilen 109 bin 854 kişi 2 lira 50'şer kuruş ve hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyen 190 bin 436 kişi de 1 lira 80'er kuruş ikramiye alacak.
Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını, İzmir/Karabağlar, Muğla/Fethiye, Balıkesir/Ayvalık ve Ordu/Gürgentepe'den yatırdığı kaydedildi.
Bu haftaki çekilişte toplam 1 milyon 346 bin 679 lira 45 kuruş ikramiye dağıtıldı.
Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, olimpiyat oyunları, savunma sanayi ile Kredi ve Yurtlar Kurumuna 808 bin 7 lira 61 kuruş, KDV olarak 536 bin 696 lira 21 kuruş ve şans oyunları vergisi olarak 299 bin 262 lira 8 kuruş aktarılacak.

KAYNAK:demokrathaber


Diyanet'te 'Mele' dönemi

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, doğu ve güneydoğu illerinde toplumda sözü geçen, saygınlığı olan 'mele' denilen kişilerin sınavda başarılı olmaları kaydıyla, sözleşmeli imam hatip olarak Diyanet İşleri kadrosuna alınacağını belirtti.
İstanbul - Diyanet İşleri Başkanlığı, doğu ve güneydoğu illerine yönelik yeni bir proje başlatıyor. Hürriyet gazetesinin haberine göre, Diyanet, bölgede ‘mele’, genelde ‘molla’ denilen ve taşrada yurttaşların din konusunda görüşlerine başvurduğu isimleri kadrolarına katacak. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Bu kişileri analiz ettik. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülük denetiminde yararlanmak istiyoruz” dedi. Bozdağ, “Diyanetin 2012’ye yönelik en önemli projesi” olarak değerlendirdiği çalışma hakkında şunları söyledi.
1000 kadro
“Doğu’da mele, bizim bildiğimiz tabirle molla denilen din eğitimi almadığı halde din bilgisi olan, toplum tarafından saygı gören isimler var. Bu kişilerden Diyanet Başkanlığı olarak istifade edebilmek için daha önce çıkardığımız kanun hükmündeki kararnamede bir düzenleme yaptık. Bu tip kişilerden, Diyanet tarafından yapılacak sınavda başarılı olmaları kaydıyla sözleşmeli imam hatip olarak yararlanmak istiyoruz. Bu bir defaya mahsus olarak kullanılacak bir düzenlemedir. 1000 kişilik bir kadro öngördük. Yaptığımız hesaplamalar 800 civarında ihtiyaç olduğu yönünde.”

Caferi hocalar alınacak
“Örneğin Iğdır ve Ardahan bölgesinde Caferiler var. Onlar arasında halk tarafından sevilen din adamları var. Onlardan da Diyanet olarak yararlanmak istiyoruz. Bir yılda bu kadroları toplumda sayılan, sevilen din adamları için kullanmayı düşünüyoruz. 4/B kapsamında sözleşmeli olarak görev yapacaklar. Sınavı Diyanet İşleri Başkanlığı düzenleyecek ve bu sınava girmek için yaş sınırı olmayacak. Gerekli analizleri yaptık. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülükler denetiminde yararlanmak istiyoruz. Başkaları tarafından kontrol edilmeleri de böylece önlenecek. 6 ay hizmet içi eğitime tabi tutulacaklar. Doğu illerinde imam açığımız var. Atamaya rağmen gitmeyenler oluyor. Açığı da bölgenin insanlarından gidermiş olacağız.”

Türkiye'yi tanıtma projesi
“Süren bir başka projemiz daha var. Özellikle doğu illerinde görev yapan imam ve hatiplerin bulundukları illerin dışına neredeyse çıkmadığını tespit ettik. Şimdi batıdaki illerimizde bu kişileri hizmet içi eğitime alıyoruz. Seminerler, geziler düzenleniyor. Bulundukları bölgenin dışındaki hayatları ve insanları da tanımalarını istiyoruz.”
Kuran’da geçen bu kelime, toplumun ileri gelenleri, görüşlerine başvurulanlar, kendileriyle istişare edilenler, yönetici sınıf anlamlarına geliyor. Toplumların yapısına ve kabul ettikleri değer yargılarına göre ‘mele’ grubu farklı farklı olabiliyor. Maddeyi çok yüce sayan toplumlarda sermaye sahibi zenginler, devlet erkini önemseyen toplumlarda devlet adamları, faşist yönetimlerde tiranlar, askeri rejimlerde diktatörler, demokratik toplumlarda siyasetçiler, bürokratlar veya aydınlar olabilir. İslam toplumlarında mele grubu daha çok âlimler ve faziletli insanlar için kullanılıyor. ‘Melee’ kökünden türeyen bu kelimenin bir anlamı da ‘doldurmak’. Gözleri, manzaraya, güzelliğe, yüceliğe doldurmak bu kelime ile ifade edilir. Mele, “ileri gelenler, toplumun önünde olan kimseler” anlamına da geliyor.
KAYNAK:demokrathaber



Şikede 8 kişi serbest

Futbolda şike davasında, özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliyesine karar verilen Serdal Adalı, Tayfur Havutçu, Abdurrahman Yakut, Ahmet Ateş, Ümit Karan, İbrahim Akın, İskender Alın ve Korcan Çelikay Metris Cezaevi'nden ayrıldı.

- İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, davaya ilişkin tensip incelemesini tamamladıMahkeme heyeti, Beşiktaş Jimnastik Kulübü yöneticisi Serdal Adalı ve teknik direktörü Tayfur Havutçu'nun da aralarında bulunduğu 8 kişinin tahliyesine hükmetti. Tahliye olan diğer isimler Abdurrahman Yakut, Ahmet Ateş, İbrahim Akın, İskender Alın, Ümit Karan, Korcan Çelikay.
Mahkemenin tahliyelerine hükmettiği, Beşiktaş Jimnastik Kulübü (BJK) yöneticisi Serdal Adalı ve teknik direktörü Tayfur Havutçu, eski Diyarbakırspor Başkanı Abdurrahman Yakut, BJK Protokol Müdürü Ahmet Ateş, sözleşmesi fesh edilen Eskişehirspor sportif direktörü Ümit Karan, futbolcular İbrahim Akın, İskender Alın ve Korcan Çelikay, cezaevinden çıktı.
Kulüp yöneticilerinin yanı sıra tutuklu bulunan isimlerin yakınları ve avukatları ile Beşiktaşlı taraftarlar Metris Cezaevi önünde toplanarak uzun süre tahliye edilenleri beklediler. Cezaevine Beşiktaşlı futbolcular Rüştü Reçber ve İbrahim Toraman ile Tayfur Havutçu'nun eşi Neslihan Havutçu ve tahliye olan diğer isimlerin aileleri ve yakınları da geldi.
KAYNAK:demokrathaber

9 Aralık 2011 Cuma

BU İŞTE BİR TERSLİK VAR Çorlu Belediyesi tarafından gerçekleştirilen alt yapı ve üst yapı düzenleme çalışmalarının ardından baştan sona yenilenen Selim Kahya Sokak`ta kaldırımlara park edilen otomobiller nedeniyle yayalar kaldırım yerine yoldan yürümek zorunda kalıyorlar.

KAYNAK:demokrathaber

8 Aralık 2011 Perşembe

Çorluda ERGENEKON

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Çorlu'da Ergenekon soruşturması kapsamında operasyon düzenlendi. Sabah saatlerinde başlayan operasyon kapsamında biri Tekirdağ merkez ikisi de Çorlu'da olmak üzere 3 kişi gözaltına alındı.

Çorlu ve Tekirdağ polisinin de destek verdiği operasyon İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. Sabah saatlerinde Çorlu'ya gelen polis ekipleri emekli askeri savcı yarbay Bahadır Berk'e ait Gür-Kılıçoğlu İş Merkezi'nde yer alan hukuk bürosunda arama gerçekleştirdiler. Bahadır Berk'in evinde de bir arama yapan polis ekipleri Av. Bahadır Berk'ii gözaltına aldı.

Eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonda İşçi Partisi'nin Vakıflar İş Merkezi'nde bulunan İlçe Başkanlığı binasına da polis ekipleri geldi. Parti binasında arama yapan polisler bir yandan da partinin İlçe Başkanı Ertuğrul Orta'nın evinde arama yaptı.

Emekli askeri savcı Bahadır Berk'in hukuk bürosunda arama yapan polisler önce el koydukları belgeleri ardından da Av. Bahadır Berk'i binadan çıkartarak polis otosuna bindirdiler. İşçi Partisi İlçe Binasında yapılan aramalarda da bulunan binada bulunan CD'lere yazışmalara el konulduğu belirtildi. Delil torbalarına konulan çok sayıda belge de Vakıflar İş Merkezinden çıkartılarak bina önünde bekletilen polis otosuna konuldu. Çorlu`da gözaltına alınan İşçi Partisi İlçe Başkanı Ertuğrul Orta'nın evindeki aramalarda el konulan belgeler polis otosuna konuldu. Daha sonra ise binadan çıkartılan Ertuğrul Orta, operasyonlara tepki gösterdi.

Ertuğrul Orta'nın evinde yapılan aramalar sürdüğü sırada bina önüne gelen İşçi Parti Merkez Karar Kurulu Üyesi Niyazi Işık, "Bu son operasyon Aydınlık Gazetesi'nin Kaşif Kozinoğlu ile ilgili yaptığı yayından ötürüdür. Kaşif Kozinoğlu Ergenekon düzmecesini açığa çıkartan ve özellikle gladyonun süper Nato, Amerikan merkezli gladyoyu açığa çıkartan açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalar Aydınlık'ta yayınlandı. Bu operasyonu yapanlar çok zor durumdalar, birbirine girmiş durumdalar. Şu an Aydınlık Gazetesi Türkiye'nin her tarafında elden satılıyor. Hiçbir şekilde bu saldırı bizi yıldırmayacaktır. Arkadaşlarımız aslanlar gibi ayaktadır, parti ayaktadır" dedi.
KAYNAK:Demokrathaber

Taksim yanıyor

İstanbul- Yangının çıkış sebebi henüz bilinmiyor.

İnşaat malzemelerinin yanması nedeniyle Taksim Meydanı duman altında kaldı.
Ölen ya da yaralananın olmadığı belirtilen yangını söndürme çalışmaları sürüyor.
Olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.
KAYNAK: demokrat haber

7 Aralık 2011 Çarşamba

Cehalet başta olunca...

Kimsenin dili varmıyor söylemeye…
“Soykırım tasarısı” ABD Kongresi’nden geçmesin diye yırtınıyordunuz… Ama Türkiye “soykırımı” Başbakan’ın dilinden onayladı…
Alkışladınız…
*
Önce çıkıp devletimizin neler yapabileceğini anlattı:
“…İnsanlar sürülüyor… Sorgusuz sualsiz asılıyor… Dram yaşanıyor dram… Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombaları ile… Çocuklar, kadınlar.. hareket eden her şey katlediliyor… Bir köy halkı önce kurşunlanıyor, sonra buğday saplarında yakılıyor… Yirmi kadar çocuk saklanıyorlar… Bir kara suratlı bulunuyor, hepsini öldürüyor… Murat Çayı kan akıyor kan…”
*
Ülkenin Başbakan’ı bu…
Devletinin neler yapabileceğini anlatıyor…
Sonra da zaten devlet adına özür diledi…
Devlet yaptığına göre…
*
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın yukarıda anlattıkları ile Ermenilerin “soykırım” iddiaları birebir aynı…
“1938’de yaptı, ama 1915’te yapmamıştır…”
De bakalım…
Sana çatlak desinler…
*
Korkusundan kimse çıkıp da “Sen ne yaptın?” diyemedi…
Bir Alman gazetesi dedi:
“Eğer bir Türk Başbakanı özür diliyorsa, o zaman kulak kabartılır… Akla yüz binlerce Ermeninin öldürülmesi geliyor… Ama Başbakan bunun için özür dilemedi…”
*
İşte böyle oldu…
ABD Ermeni tasarısını kabul etmesin diye Türkiye yıllarca kulis yaptı, didindi, çabaladı… Her Ermeni tasarısı gündeme geldiğinde Türkiye ayağa kalktı…
“Hiç böyle şey yapar mıyız?” denildi…
Başbakan çıktı; devletin bu katliamları nasıl yaptığını anlattı size…
Ve son haber:
ABD’deki Ermeni lobisi; Başbakan’ın itiraf ve özür kasetlerini senatörlere, medyaya, sivil toplum örgütlerine dağıtmaya başladı…
*
Ama ne yapacaksınız?..
Kara cehalet devletin tepesine çıkıp o koltuğa oturduğunda….
Böyle oluyor…
Yazık sana Türkiye…
Bekir Coşkun
01 Aralık 2011